Tekrar merhaba,
sizlere Doktor söylerse inanır mısın? başlıklı bir önce ki yazımda görme kaybı
rahatsızlığımla ilgili başımdan geçen acı gerçekleri yansıtmıştım,
yaşadıklarımı burada yazıya dökmek pek kolay olmuyor çünkü o anları tekrar yaşıyorum ama sizlerle paylaşmaya
değeceğine inanıyorum.
Bir önce ki
yazımın devamı olarakbu yazımda sizlere bir umut var mı? Çabamızdan bahsedeceğim…
Aslında benim
için her şey bitmişti ve artık yapacak bir şey yoktu, doktorun bana söylediği acı gerçekler hala
kulaklarımda çınlıyordu, zaman durmuştu, benim için saatler dakikalar
ilerlemiyorduL
Eşim bana
rağmen çok ciddi ve kararlı bir şekilde mutlaka yapacak bir şey olmalı düşüncesiyle
internette uzman doktor ve tedavi olasılığını araştırmaya başladı, ben
umutsuzca umut bekledim çünkü eşime inanıyordum…
Sonunda bir
isme ulaştı bu kişi özel bir hastanenin Pröfösörüymüş ve basında da sıkça yer
almış, kander tedavisinde kullanılan bir ilacı göze enjekte ediyormuş. Eşim: -
Canım Bu doktora randevu alalım baksın belki bu iğneler sende de etkili
olabilecek bir tedavi şeklidir, neden olmasın. O anda - evet neden olmasın, beklide
eşim haklı diye düşündüm ve hemen randevu aldık.
Doktora
gideceğimiz gün ben çok heyecanlanmıştım ve de korkuyordum, içimi ya olmazsa
korkusu kabus gibi sarmaya başlamıştı, hastaneye vardık, doktorla görüşme
öncesi tüm tetkikler yapıldı, göz anjiyosu da çekildi, doktorun odasına geçtiğimizde
tetkiklerim doktorun eline ulaşmıştı bile.
Doktor –
Evet, iğneleri deneyeceğiz, her bir göze 3 kür yapılacak 1,5 ayda 1 yapılacak
ve sonrasında tetkikler tekrar yapılıp son durum kontrol edilecek.
O anda eşimle
ben o kadar çok mutlu olduk ki sevinçten gözlerimiz doldu, iğnelerin görme
kaybımın ilerlemesini durduracağını hatta geriletebileceğini öğrenince
mutluluğumuz tarif edilemez boyuta ulaştı.
İğneler için
randevu alındı ve o gün geldi, iğneler yapılmadan önce bir imza istediler benden,
bir sorun çıkma durumunda sorumluluk almak istemedikleri için. İğnelere dayanmak
çok zordu ve her iğneden sonra göz tansiyonum yükseliyordu, acıyı azaltmak için
uyguladıkları göz damlaları hiç etki etmiyordu. Eşimin varlığı güç veriyordu
bana ama yine de Tanrım neden bu yaşta bunlar başıma geliyor demekten de
kendimi alamıyordum, beni ayakta tutan düzelecek umuduydu…
Sonunda tüm
iğneler yapıldı ve biz tetkiklerin tekrar yenilenip son durumuma bakılabilmesi
için randevu aldık. Tetkikler yapıldı ve biz doktorun odasındaydık.
Doktor tetkik
sonuçlarıma baktı ve – kötü değil ilerleme olmamış bunedenle iğneleri denemeye
devam edeceğiz dedi. Bunları söylerken gözlerini benden kaçırdığını yüzüme
bakmadığını görünce içimi tuhaf bir his kapladı, doktor asistanından yeni
iğneler için tekrar randevu almamızı istedi. Biz üzülmüştük ama başka çaremiz
yok diye düşündük. Her bir iğne 1.200 TL değerindeydi.
Biz asistanın
odasına geçtik, ben görme oranımın yüzde 40 olduğunu bildiğim için asistana
yeni tetkiklerde görme oranımın ne olduğunu sordum, asistan yüzde 30 deyince
biz şok geçirdik, asistan durumu anlayınca lafı ağzında eveleyip gevelemeye
başladı…
Bu nasıl olur
iğneler bende işe yaramadığı gibi görmemi yüzde 10 daha azaltmış ve doktor bu
sonucu göre göre bizden saklayıp kazanç uğruna tekrar bana iğne yapma çabası
içine girmiştir.
Biz randevu
almadan hastaneden ayrıldık, ikimizde durumumdan faydalanmaya çalışan bu umut tacirinden hesap soralım diye düşündük sonrada vazgeçtik ve onu Tanrıya havale
ettik, kendi durumumuz bize yeterince travma yaşatıyordu çünkü…
Evet içimizde
yeşeren umutlar solmuştu ve daha evleneli bir ay olmuştu eşimi üzgün görmeye
dayanamıyordum.
Bir sonra ki
yazımda yine yaşadığım süreçten bahsedeceğim, çok iyi iki uzman doktordan da bahsedeceğim
hatta isimlerini de paylaşacağım
sizlerle.
Sizlere
tavsiyem ne yaşarsanız yaşayın her zaman şükredin ve mutlu olmaya çalışın çünkü
hayat kısa…