Bu yazımda
bana zor anlarımda yanımda olan çok sevdiğim isimlerden bahsedeceğim, bana göre
bu isimler branşlarında hem mesleki anlamda Türkiye’nin enleri hem de sıcacık
bir yüreğe sahipler, bu vesileyle onlara her daim tüm yaşamım boyu teşekkürü
borç bilirim.
Bu kişiler sigara
bıraktıran ‘’Bırakmak İstiyorum’’ Filminin yaratıcısı ve oyuncusu Emre
Üstünuçar ve onun dünyalar tatlısı eşi Uzman Psikolog İlknur Üstünuçar, bir
diğer isimde çok sevdiğim arkadaşım Çocuk Doktoru Uzman Anıl Yeşildal ( aynı
zamanda Doktor Amcam Web sitesinin kurucusudur.)
Bir önceki
yazımda bahsetmiştim, göz rahatsızlığımla ilgili umutlarımız boşa çıkmıştı her
şey neden üst üste gelir sorusunu kendime sormaya başlamıştım düşüncelerim
yanıtsız ben çaresiz ne yapacağımı bilemez duruma gelmiştim.
Eşim bana
benden daha çok sahip çıkıyordu çünkü vazgeçmeye çok yakındım her şeyi oluruna
bırakmak. Kardeşim tanıdığı bir uzman doktora yönlendirdi bizi Dr. Zeki Tunç,
randevu aldık ve yine tetkikler baştan yapıldı, o bekleyiş anlarını yaşamak çok
zor iyi veya kötü yanıt, ama maalesef yanıt hiçbir tedavisi olmadığıymış, en
kötüsü de görme kaybının devam edeceği, kendimizi kandırıyorduk ne duymak için
gittim ki…
Eşimle
ağlayarak ve ilk isyan anlarımı yaşayarak eve gittim, o kırılma anıydı, susup
susup biriktirme sonrasında patlama noktası.İsyanım –‘’Tanrım ne günah işledim
ki bu başıma geldi, parmağım kopsaydı ama görseydim razıydım gibi isyan dolu
cümleler dökülüyordu kalbimden cümlelere…
Aslında en zor olan böyle
anlarda yüreğin kan ağlarken sevdiklerin üzülmesin diye onlara iyi görünmekti.
Üzüntümüze
ortak ve şahit olan Emre Bey, beni karşısına alıp telkin etti ve her şeyin iyi
olacağını bir çarenin mutlaka olabileceğini söyledi, Emre bey ile konuşmak,
sohbet etmek bana her zaman iyi gelmiştir, bu yazımı yazarken bile onun bana
gülümseyerek bakan yüzünü imgeleleyeniliyorum…
Bir doktor arkadaşının
çok iyi bir uzman Dr. tanıdığını ve beni ona yönlendireceğini söyledi, ona
inanmak istedim umutsuzca ve tamam dedim, bu kez de aynı yanıtı alırsam yine
yıkılırım düşüncesiyle bu kez eşimi yanımda istemedim,Emre Beyin eşi İlknur
hanım’la birlikte gittik, onun varlığı her zaman bana iyi gelmiştir, bu kez
adresimiz Veni Vidi Göz merkezinden Dr. Akın’dı. Tahmin ettiğiniz gibi
tetkikler yinelendi, bu kez farklı bir şey söylendi, gözlerimde zaman zaman
ödem olduğu ve o anlarda buğulu bir camdan bakıyormuş gibi olabileceğini
söyledi, doğruydu çünkü bazen bulanık görüyordum, bu durumu önlemek yani ödemi
kurutmak için iğne önerdi. Daha önce ki yazımda bana iğne yapılması sonrası yaşadıklarımı
anlatmıştım sizlere bu nedenle asla kabul edebileceğim bir şey olamazdı, aynı
riski göze alamazdım…
Tüm ışıkların
güneş ışığı da dahil ‘’Makuler Disrofi’’ rahatsızlığını ilerlemesi konusunda
tetiklediğini bu durumu gidermek için özel camlı bir güneş gözlüğü
kullanabileceğimi söyledi, sarı ince bir cam bir nevi özel bir güneş gözlüğ,
fazla ve zararlı ışığı süzüyor. Gözlüğü aldık ve hala kullanıyorum…
Çok sevdiğim
bir arkadaşım olan Dr. Anıl Yeşildal bana Retina konusunda Uzman bir doktor
arkadaşından bahsetti ve mutlaka gitmemi istedi, aslında bir ay içinde bir çok
uzmana gitmek, her defasında tetkikler yaptırmak ve aldığımız olumsuz umutsuz
yanıtlar beni çok yormuştu, evliliğimizin ilk ayları ve biz travma yaşıyorduk.
Anıl o kadar
iyi bahsetti ki eşimle gitme kararı aldık ve randevu aldık, Bu isim Doç. Dr.
Hakan Özdemir’di. Retina
konusunda da oldukça iyi ve donanımlı bir doktor, tetkikler yapıldıktan sonra
bize sonuçları göstererek anlayacağımız bir şekilde göz rahatsızlığımı anlattı,
ne olduğunu ve ne olacağını…
Çok tuhaf o
kadar iyi ifade ediyordu ki yıkılmak yerine rahatlamıştık, yurt dışında
deneysel bir çalışma decam ettiğini ve kesinleşirse orada rahatsızlığımı
durdurabileceğimizi de öğrendik, evet bize uzun uzun anlattı ve ben ona inandım
evet inandım şu an yapılacak bir şey yok ama Hakan bey bana iyi geldi ve artık
benim Doktorum Dr. Hakan Özdemir olacaktır, en doğru bilgiyi veren,rahatsızlık
hakkında hastayı aydınlatan, her soruya tatmin edici yanıtlar veren aynı
zamanda psikoterapi sağlayan biri.
O andan
itibaren kendi kendime, -‘’ Filiz haydi kalk ayağa, çok şükür ölümcül bir
rahatsızlığın yok, hayat kısa yaşadığın anları hem kendine hem eşine hem de
ailene cehennem haline getirme, bunu onlara yaşatmaya hakkın yok, sen iyi
olursan onlarda iyi olacak, sen iyi ol gülümse, hayata ve sevdiklerine sarık,
onlar senin ışığın,el,n,gözün olacaklar, en kotüsüne hazırla kendini ve o
anlarda bile elinde olanlarla yetin ve gülümsemeye devam et, durumu kabullen
hayatı sev.’’
Evet kendi
kendime söz verdim ve bu durumumu aştım, kendimle barışığım,
gülüyorum,mutluyum, blog sayfama yazılar yazıyorum, sizlerle aramda bu şekilde
bir köprü oluşturduğuma inanıyorum.
Artık göz
rahatsızlığımla ilgili yazmayacağım, hayatla ve hayatımla ilgili gülümseten
yazılar süsleyecek sayfamı. J
Bir sonra ki
yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve mutlu kalın.