5 Aralık 2014 Cuma
YAŞAM DERGİSİ: Haşlama Tarifi
YAŞAM DERGİSİ: Haşlama Tarifi: Malzemeler 3 adet incik 4 adet patates 3 adet havuç 4 su bardağı su Tuz Karabiber 2-3 dal dereotu 2 diş sarımsak ...
Haşlama Tarifi
Malzemeler
3 adet incik
4 adet patates
3 adet havuç
4 su bardağı su
Tuz
Karabiber
2-3 dal dereotu
2 diş sarımsak
½ adet limon suyu
Meyane için Malzemeler
1 yemek kaşığı un
½ su bardağı soğuk su
İncikleri derin tencereye alıp üzerini geçinceye kadar su ekleyip pişirin.
Etler iyice piştikten sonra içine havuçları ve patatesleri ekleyiniz. Tuzu ve
karabiberi ilave edip pişmeye bırakınız. En son iki diş sarımsak ve yarım limon
suyunu ilave edip karıştırınız.
Meyane için unu su ile karıştırıp incik tenceresine alın ve kaynatın, kıvam
alınca altını kapatın. Sıcak olarak servis edin. Son olarak arzuya göre üzerine
dereotu serperek süsleyin.
Afiyet Olsun.
3 Aralık 2014 Çarşamba
Bir Gün Siz de Engelli Olabilirsiniz.
Bugün Dünya Engelliler Günü.
Ülkemizdeki 8.5 milyon engelli hak ettikleri önemi göremiyorlar.
Unutmayın, yarın siz de engelli olabilirsiniz.
2 Aralık 2014 Salı
Bahçe şehir Sosyete Pazarı - Pazartürk
Bugün sizlere
yaşadığım sem olan Bahçe şehir de Cumartesi ve Salı günleri kuruan semt
pazarını tanıtmak istedim. Bahçe şehir’de 35 bin metre kare alan üzerine
kurulu, 17 bin metre kare alana sahip Pazartürk’te tekstil ve gıda ürünlerinin
bulunduğu pazarda merkezi müzik yayını ve otopark da bulunuyor.
Ben salamura
yaprağımı, elde ev hanımlarının hazırlayıp sattığı biber ve domates salçamı,
organik yumurtamı ve köyden getirilen tereyağımı buradan alıyorum, çoğu ürünler
organik ve doğal üstelik pahalıda değil.
Pazarın düzenli
oluşu rahat gezme olanağı sağlıyor, tekerlekli araç alıp poşetlerinizi o araca
koyabiliyorsunuz, biz otoparkta aracımızın bagajına poşetleri koyup aracı
yerine bırakıyoruz.
Eğer görmediyseniz
organik ürünler için gitmenizi tavsiye ederim, gezerken acıkırsanız pazarın bir
bölümünde ev hanımları yöresel yemekler hazırlayıp satıyor her yöreden tatlar
var orada masaya oturup hem dinlenir hem de muhteşem tatları deneyebilirsiniz. J
Kabune Pilavı
Bugün paylaşacağım tarif Isparta
yöresinin meşhur yemeği Kabune Pilavı. Bu tarifi bugün bir yemek kanalında
izledim Ispartada bir ahçı yaptı enfes görünüyordu ben de deneyeceğim ve
misafir menüme ekleyeceğim. Nolmal de herkes klasik pilav yapar ama özel günlerde
bu tarz tarifler hem göze hem de damağa hitap eder. Bu tarif Isparta da
düğünlerde ve özel günlerde mutlaka yapılırmış.
Malzemeler
. 1 kilo dana eti
. 3 su bardağı et suyu
. Yarım limon suyu
. 2 su bardağı baldo pirinç
. 1 su bardağı haşlanmış nohut
. 1 adet büyük boy kuru soğan
. 1 tatlı kaşığı tuz
. Karabiber, tereyağı
Yapılışı
Tencerede
bir bütün soğanı ve dana etlerini ekleyerek haşlayın.
Haşlanan
etleri didikleyip ayırın. Suyunu dökmeyin pilava kullanacaksınız.
1 adet
kuru soğanı ince ince doğrayın.
Tencereye sırayla doğranmış soğanı, didiklenmiş
etleri, nohutu ve primci döşeyin. Ardından tereyağ parçalarını eklerin,
baharatlarını kattıktan sonra et suyunu ilave edin, son olarakta limon suyunu
ekleyin.
Pilav
tamamen suyunu çekene kadar pişirin. Sonra 20 dk kadar dinlenmeye bırakın.
Afiyet
olsun…
27 Kasım 2014 Perşembe
Kırılma Noktası ve İsyan...
Bu yazımda
bana zor anlarımda yanımda olan çok sevdiğim isimlerden bahsedeceğim, bana göre
bu isimler branşlarında hem mesleki anlamda Türkiye’nin enleri hem de sıcacık
bir yüreğe sahipler, bu vesileyle onlara her daim tüm yaşamım boyu teşekkürü
borç bilirim.
Bu kişiler sigara
bıraktıran ‘’Bırakmak İstiyorum’’ Filminin yaratıcısı ve oyuncusu Emre
Üstünuçar ve onun dünyalar tatlısı eşi Uzman Psikolog İlknur Üstünuçar, bir
diğer isimde çok sevdiğim arkadaşım Çocuk Doktoru Uzman Anıl Yeşildal ( aynı
zamanda Doktor Amcam Web sitesinin kurucusudur.)
Bir önceki
yazımda bahsetmiştim, göz rahatsızlığımla ilgili umutlarımız boşa çıkmıştı her
şey neden üst üste gelir sorusunu kendime sormaya başlamıştım düşüncelerim
yanıtsız ben çaresiz ne yapacağımı bilemez duruma gelmiştim.
Eşim bana
benden daha çok sahip çıkıyordu çünkü vazgeçmeye çok yakındım her şeyi oluruna
bırakmak. Kardeşim tanıdığı bir uzman doktora yönlendirdi bizi Dr. Zeki Tunç,
randevu aldık ve yine tetkikler baştan yapıldı, o bekleyiş anlarını yaşamak çok
zor iyi veya kötü yanıt, ama maalesef yanıt hiçbir tedavisi olmadığıymış, en
kötüsü de görme kaybının devam edeceği, kendimizi kandırıyorduk ne duymak için
gittim ki…
Eşimle
ağlayarak ve ilk isyan anlarımı yaşayarak eve gittim, o kırılma anıydı, susup
susup biriktirme sonrasında patlama noktası.İsyanım –‘’Tanrım ne günah işledim
ki bu başıma geldi, parmağım kopsaydı ama görseydim razıydım gibi isyan dolu
cümleler dökülüyordu kalbimden cümlelere…
Aslında en zor olan böyle
anlarda yüreğin kan ağlarken sevdiklerin üzülmesin diye onlara iyi görünmekti.
Üzüntümüze
ortak ve şahit olan Emre Bey, beni karşısına alıp telkin etti ve her şeyin iyi
olacağını bir çarenin mutlaka olabileceğini söyledi, Emre bey ile konuşmak,
sohbet etmek bana her zaman iyi gelmiştir, bu yazımı yazarken bile onun bana
gülümseyerek bakan yüzünü imgeleleyeniliyorum…
Bir doktor arkadaşının
çok iyi bir uzman Dr. tanıdığını ve beni ona yönlendireceğini söyledi, ona
inanmak istedim umutsuzca ve tamam dedim, bu kez de aynı yanıtı alırsam yine
yıkılırım düşüncesiyle bu kez eşimi yanımda istemedim,Emre Beyin eşi İlknur
hanım’la birlikte gittik, onun varlığı her zaman bana iyi gelmiştir, bu kez
adresimiz Veni Vidi Göz merkezinden Dr. Akın’dı. Tahmin ettiğiniz gibi
tetkikler yinelendi, bu kez farklı bir şey söylendi, gözlerimde zaman zaman
ödem olduğu ve o anlarda buğulu bir camdan bakıyormuş gibi olabileceğini
söyledi, doğruydu çünkü bazen bulanık görüyordum, bu durumu önlemek yani ödemi
kurutmak için iğne önerdi. Daha önce ki yazımda bana iğne yapılması sonrası yaşadıklarımı
anlatmıştım sizlere bu nedenle asla kabul edebileceğim bir şey olamazdı, aynı
riski göze alamazdım…
Tüm ışıkların
güneş ışığı da dahil ‘’Makuler Disrofi’’ rahatsızlığını ilerlemesi konusunda
tetiklediğini bu durumu gidermek için özel camlı bir güneş gözlüğü
kullanabileceğimi söyledi, sarı ince bir cam bir nevi özel bir güneş gözlüğ,
fazla ve zararlı ışığı süzüyor. Gözlüğü aldık ve hala kullanıyorum…
Çok sevdiğim
bir arkadaşım olan Dr. Anıl Yeşildal bana Retina konusunda Uzman bir doktor
arkadaşından bahsetti ve mutlaka gitmemi istedi, aslında bir ay içinde bir çok
uzmana gitmek, her defasında tetkikler yaptırmak ve aldığımız olumsuz umutsuz
yanıtlar beni çok yormuştu, evliliğimizin ilk ayları ve biz travma yaşıyorduk.
Anıl o kadar
iyi bahsetti ki eşimle gitme kararı aldık ve randevu aldık, Bu isim Doç. Dr.
Hakan Özdemir’di. Retina
konusunda da oldukça iyi ve donanımlı bir doktor, tetkikler yapıldıktan sonra
bize sonuçları göstererek anlayacağımız bir şekilde göz rahatsızlığımı anlattı,
ne olduğunu ve ne olacağını…
Çok tuhaf o
kadar iyi ifade ediyordu ki yıkılmak yerine rahatlamıştık, yurt dışında
deneysel bir çalışma decam ettiğini ve kesinleşirse orada rahatsızlığımı
durdurabileceğimizi de öğrendik, evet bize uzun uzun anlattı ve ben ona inandım
evet inandım şu an yapılacak bir şey yok ama Hakan bey bana iyi geldi ve artık
benim Doktorum Dr. Hakan Özdemir olacaktır, en doğru bilgiyi veren,rahatsızlık
hakkında hastayı aydınlatan, her soruya tatmin edici yanıtlar veren aynı
zamanda psikoterapi sağlayan biri.
O andan
itibaren kendi kendime, -‘’ Filiz haydi kalk ayağa, çok şükür ölümcül bir
rahatsızlığın yok, hayat kısa yaşadığın anları hem kendine hem eşine hem de
ailene cehennem haline getirme, bunu onlara yaşatmaya hakkın yok, sen iyi
olursan onlarda iyi olacak, sen iyi ol gülümse, hayata ve sevdiklerine sarık,
onlar senin ışığın,el,n,gözün olacaklar, en kotüsüne hazırla kendini ve o
anlarda bile elinde olanlarla yetin ve gülümsemeye devam et, durumu kabullen
hayatı sev.’’
Evet kendi
kendime söz verdim ve bu durumumu aştım, kendimle barışığım,
gülüyorum,mutluyum, blog sayfama yazılar yazıyorum, sizlerle aramda bu şekilde
bir köprü oluşturduğuma inanıyorum.
Artık göz
rahatsızlığımla ilgili yazmayacağım, hayatla ve hayatımla ilgili gülümseten
yazılar süsleyecek sayfamı. J
Bir sonra ki
yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve mutlu kalın.
26 Kasım 2014 Çarşamba
Bulgurlu ve Patatesli Biber Dolması
Evliliğim
ikinci yılını devirdi, yemekleri kendim yaparım, zamanla kendimi yemek
konusunda geliştirdikçe bilinen tariflerde farklılıklar denemeye başladım, e
fena da olmadı bu tariflerden biride bulgurlu biber dolması, bu tarife bir de
patates rendesi ekledim ve muhteşem oldu…
Oldukça
lezzetli ve güzel bir yemek oldu.Farklı bir dolma yapayım derseniz hoş bir
alternatif, tavsiye edebilirim..Yağını biraz bol tutmanızı öneririm, az
koymanız dolmanızın kuru olmasına sebep olur..
Malzemeler
·
10 adet dolmalık biber
·
130 gr. Orta yağlı kıyma
·
1 adet orta boy soğan (rendelenmiş olacak)
·
1 adet küçük boy patates rendesi
·
1 türk kahvesi fincanı kadar pilavlık bulgur
·
1 çay bardağı zeytinyağı(yarısı sızma yağı olacak)
·
1 tatlı kaşığı domates salçası
·
1 tatlı kaşığı biber salçası
·
1 tatlı kaşığı tuz
·
1 yemek kaşığı nane
·
1 çay kaşığı toz kırmızıbiber ve karabiber ve pul biber
·
1 su bardağı sıcak su
Hazırlanışı
Tüm
malzemeleri kıymanın üzerine ekleyelim ve elimizle iyice karıştıralım, harç
biraz sulu olacak.
Biberleri ayıklayıp,
yıkayalım ve dolmalık olacak şekilde içlerini boşaltalım vr biberin altına 1-2
delik açalım
hazırladığımız
harcı biberlerin içine ekleyelim içlerini bastıramayalım ve çok doldurmayalım. Biberleri
tencereye dizelim.
Tuzunu, sıcak
suyunu ekleyelim, suyunu çekene kadar pişirelim.
biberler
iyice yumuşayana kadar pişirelim
Yanında
yoğurtla ve yeşil salatayla servis yapalım
Ben ayrıca
fırın papates ile servis ediyorum.
Afiyet olsun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)