8 yıl öncesiydi,
yoğun bir iş tempomun arasında sol gözüm kızarıp yaşarmaya başladı. Bu
yoğunlukta bu rahatsızlıkta nereden çıktı, geçmiyor da e mecburen özel bir
hastaneye randevu alıp gittim, (Hastane ismini belirtmiyorum ben onları Tanrıya
havale ettim.)
Doktor göz
muayenesini yaptı, sonrasında bir gariplik hissettim çünkü doktor odadan çıktı
ve yanında kendisinden daha uzman bir doktorla yanıma geldi, bir kez de o
muayene etti, bana bir şey söylemiyorlardı, kendi aralarında tıp terimleri ile
konuşuyorlardı…
Durumumu
öğrenmek istediğim de retinayı da görmek için göz anjiyosu yapılması
gerektiğini söylediler, başka bir rahatsızlık bulgusuna rastladıklarını
söylüyorlardı…
-Aman Allah'ım bu
da ne, ne olabilir…
Hemen tüm
tetkikler yapıldı ve korkuyla beklemeye başladım, sonuçlar belli oldu ve tekrar
doktorun odasındaydım…
-Doktor: Filiz
Hanım korkmayın sizde Makular Disrofi rahatsızlığınız olduğunu gördük, sağ
gözünüzde ve sağ gözünüz yüzde altmış görüyor…
-Aman Allah'ım ne
anlama geliyor bu,nasıl olur ben hiç hissetmedim ama, peki şimdi ne olacak ilerleyecek mi? ya tedavisi?
-Doktor:
korkmayın Filiz Hanım rahatsızlığınız ilerlemeyecek, diğer gözünüze de geçmez,
genetik bir rahatsızlık, maalesef tedavisi yok, yılda bir göz anjiyosu çektirin
takip için.
İçim
rahatlamıştı en azından rahatsızlığım ilerlemeyecekti ve ben sahip olduğum
görme oranımla idare ediyordum farkında olmadan,
Hayatıma
kaldığım yerden yani tempo ve enerjiyle devam ettim, nasılsa rahatsızlık
ilerlemeyecek düşüncesiyle göz anjiyosu da çektirmedim.
Aradan yıllar
geçti yaşamımda değişmeyen tek şey bana göre yoğun iş tempomdu…
Araba alma
hayalim vardı ve sonunda almıştım, ailemle bir yere gittiğimde araçlara
insanlara yakın mesafeden gittiği söyleyip beni uyardıklarında kabul etmiyordum…
Çok kez objelere
eşyalara çarptığımda bunun anlamı ne kadar sakar olduğumdu, bir şeyi fark etmediğimde
de bakar körüm diye kendime gülerdim…
Bir gün ansızın
sol gözüme bir şey batmaya başladı ve hemen doktora gittim burası farklı bir
hastaneydi, gözüme rüzgardan pas dokusu girmiş çıkarıldı ve önlem için bir-iki
gün sol gözümün kapanması gerektiği söylendi.
Sol gözümü
kapadıklarında sağ gözümle baktığım yerin merkezi noktasını görmediğimi fark
ettim ve panikledim, baktığım noktada bir
perde var yüzleri göremiyordum baktığım yerin etrafını yansımadan görüyordum ve
hastaneden çıkamadım, eşim gelip aldı beni…
O andan itibaren
yaşamımda çok şey değişecekti, hemen bir araştırma hastanesine gittim, doktorun
ilerlemeyecek demişti ilerlemiş bu nasıl olur…
Tetkikler
yapıldı ve acı gerçek o zaman ortaya çıktıL
Rahatsızlığım
Makular Disrofi değil, Maküler Disrofiymiş, ilerlemiş sağ gözüm yüzde bir sol
gözümde yüzde kırk görüyormuş VE Retinitus Pigmentoza, o an kalakaldım bir şok
ve doktorun gözümün içine baka baka söylediği – yavaşta olsa ilerleyecek ve maalesef
tedavisi yok
Hastane kapısında
bir ağlama krizi geçirdim, iki yıl önceydi eşimle o zaman nişanlıydık, benden
ayrılabileceğini söyledim çünkü ona bunu yaşatmaya hakkım yok diye düşündüm.
Beni çok sevdiğini ve ne olursa olsun ömrümün sonuna kadar benimle olacağını ne
gerekiyorsa yapacağını söyledi…
Yazım uzun oldu
biraz,bir sonra ki yazımda bir umut arama çabamız ve durumumuzdan
faydalanan umut tacirinden bahsedicem.
Yaşadıklarımı
sizi üzmek için yazmadım ayrıca eşimle sevdiklerimle şu an biz çok iyiyiz hayata
bakış açım değişti,amacım size feyz olsun durumum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder